Habercilik maliyetli bir iş. Üretilen her haber, röportaj, video ya da karikatürün mesleki bilgi ve birikim gerektirmesinin yanı sıra parasal maliyeti de yüksek. Ama dijital medyada insanlar, bu maliyetli gazetecilik içeriklerini bedavaya tüketmeye çok alıştı.

    Hem de öyle bir alışkanlık ki, haberlerin sağında solunda, arasında reklam gösterilmesine bile itiraz ediyorlar. Oysa yayınları sürdürebilmek için bu reklamları yayımlamak zorunlu.

     Okuru ve izleyiciyi rahatsız eden reklamları yayımlamadan habercilik yapmanın bir yolu daha var, o da ücretli abonelik yöntemi. 2013 yılında Hürriyet, böyle bir denemeye kalkışmıştı. İnternette ücretsiz abonelik uygulaması başlatılmıştı; başarılı olsaydı zamanla abonelerden para alınacaktı. Ama olmadı; kısa sürede vazgeçildi bu uygulamadan.

    Hürriyet’in yaptığına benzer bir denemeyi altı ay kadar önce Türkiye gazetesi başlattı. İnternet sitesindeki yazıların tam metnini okumak isteyenler ücret ödeyerek abone olmak zorunda. Dijital abonelikte son durumu Türkiye gazetesi Dijital Yayınlar Yönetmeni Fuat Atik’e sordum:

    “Kayıtlı abone sayısı henüz istediğimiz düzeyde değil. Bu sayıyı artırmak için kampanya hazırlıkları devam ediyor. Ayrıca gazetenin içeriklerinin çeşitlenmesi ve daha kapsamlı, özel dosyalara ağırlık verilmesi düşünülüyor.

    Bir de site için hazırlanacak özel dosyaları da bu kapsama almak üzere çalışmalarımız sürüyor. Youtube kanalı ve Instagram hesabında özel içeriklere ağırlık veriyoruz. Sosyal medyadaki bilinirlik üzerinden abone çekmek de planlarımız arasında.”

     Türkiye dışındaki hemen tüm gazetelerde ise e-gazete aboneliği uygulanıyor. Evrensel’de buna ilaveten yaklaşık üç yıldır reklamsız içerik aboneliği de var. Gazete Duvar, reklamsız içeriğin yanı sıra özgün içeriklerin üyelik-abonelik sisteminde sunulması için çalışma yürütüyor. T24’de reklamsız abonelik uygulaması için hazırlık yapılıyor. Le Monde Diplomatique Türkçe’nin Nisan ayında yayına başlayacak internet sitesi de “dijital abonelik” için hazırlanıyor. Elektronik gazete olan Gazete Pencere zaten abonelik yoluyla okura ulaşıyor.

     Reklamsız içerik aboneliğinde, isteyen takipçiler, abonelik ödemesi karşılığında haber sitesindeki yayınları reklam görüntüsü olmadan takip edebiliyorlar. Yayımlanmayan reklamlardan oluşan gelir açığı da abonelik ücretiyle karşılanmış oluyor.

     Keşke reklamsız içerik ve dijital abonelik uygulamaları, tüm gazeteler ve haber sitelerine yayılsa. Ancak o zaman dijital medya sadece reklamlara bağlı olmaktan kurtulur. Belki gazetecilik ürünlerinin kopyalanarak pervasızca yağmalanmasının önüne de set çekilmiş olur.

 Aklama paklama gazeteciliği

    Hürriyet, İzmir’de depremzedeler için 4 bin 602 konutun yapımının tamamlanmasını “İzmir böyle dönüştü sıra 11 ilde” diye büyük başarı olarak duyurdu. Karar ise aynı bilgilerle tam tersine “Beş bin ev bile 2.5 yıl sürdü” şeklinde eleştirel başlık attı.

    Sabah, Yeni Şafak, Türkiye gibi iktidar yanlısı gazeteler, TOGG’a rekor düzeyde başvuru geldiğini “Sipariş yağdı”, “TOGG’a ilk 30 saatte 30 milyar liralık talep” övgüleriyle duyurdu. Cumhuriyet ise övgü yerine “TOGG alacaklara sürpriz: Üretim kapasitesinin iki katı sipariş aldı, beklemek zorunda kalacaklara enflasyon farkı çıkacak” diyerek tüketicileri doğru bilgilendirdi. 

     Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu’nun HDP’yi ziyaretini Sabah, “CHP, teröristlerle aynı masaya oturuyor” diye duyurdu. Oysa aynı Sabah gazetesi AKP heyeti Anayasa değişikliğinde destek istemek üzere HDP’yi ziyaret ettiğinde böyle başlık atmamıştı. AKP’nin HDP ziyaretini, CHP, MHP ve İyi Parti ziyaretleriyle ilgili haberin içine gizlemişti.

    Bu üç örnek bile iktidar medyasının bilgi vermekten çok propagandayı öncelediğini, her gelişmeyi AKP’nin siyasi çıkarlarına göre başlıklandırdığını göstermeye yeter sanırım. Her olaya eşit kriterlerle yaklaşmak gibi bir kaygı güdülmüyor maalesef.