O sabah iki kişi denetimli serbestlik şartıyla serbest bırakıldı.
Biri siyasi, diğeri binlerce kişiyi milyonlarca lira dolandırmış bir kadın.
Adliyenin önü bayram yeri… Yüzlerce kişi karşılamaya gelmişti. Davul ve zurnanın eşliğinde, ortada göbek atan bir dansöz…
Adliye önüne kalabalık halkın tezahüratları ile son model üç siyah araba yanaştı… Özel korumalar ve Body guatr… Badakart… Ulan bu nasıl yazılır? Neyse siz anladınız, siyah gözlükle, zannedersin vatan görevi yapan adamlar… Tutuksuz yargılanacak olan dolandırıcıyı bekliyorlar.
Bir köşede, birkaç sessiz ve suskun, zayıf ve gözleri endişeli bir kadın da siyasi tutuklu olan kocasını bekliyor. Mahcup.
Kocasının düşünce suçundan dolayı, birçok akrabası ve dost bildiği insanlar sırt çevirmiş, selamı sabahı kesmişti. Hatta temizlik işlerine gittiği yerde ev sahibi “artık gelme” demişti.
Ah şu kocası… Gözü kör olasıca… Ne vardı düşünecek?
Düşüneceğine, bunlar gibi dolandırıcı olsaydı ya?
*
Bu sahnenin devamı var… Ama anlatmayacağım, gerisini sizin hayal gücünüze bırakıyorum.
Bu sahnenin bende oluşturduğu dâhiyane fikri paylaşacağım.
Bu dolandırıcıların en beceriksizi için 15 milyon dolardan söz ediliyor… Siz boşuna uğraşmayın 15 milyon doların ne kadar olduğunu sizin hayaliniz almaz. Ay sonunda 12.500 lira alan emekli ile 17.500 lira (pardon iki lirası da var) alan emekçi bu parayı tahayyül edemez. (Haydi, yardımcı olayım, Bu para 42 bin emeklinin aylığı eder…)
Mademki, dolandıran itibar kazanıyor, neden suçlu görülsün?
Bence dolandırıcılık yasallaşsın… Hem soruşturma, tutanak, duruşma, avukat yazışmaları vs gibi biz dizi teferruat ortadan kalkar (nasılsa serbest kalıyor) devlet tasarruf eder hem de yeni bir vergi kaynağı doğar.
Hatırlayın bir çiftlik bank davası vardı. 511 milyon liradan söz ediliyordu. Şimdi bu dolandırıcı yavrucak, vergiye tabi olsaydı bu paranın belki de 400 milyondan fazlasını vergi ödeyecekti. Ama ne oldu, kâh onu kullanan, kâh şu, kâh bu tırtıkladı… E,, geriye ne kaldı? Para çarçur oldu gitti.
Oysa her dolandırıcı vergi mükellefi olsa ve dolandırdığı bedelin vergisini ödese, oh ne ala sen sağ ben selamet…
Dolandırıcının mükellef olduğuna örnek vereyim:
Son 20 yıldır, tüpü hiçbir zaman aynı fiyata almadım… Evet adamlar fiyatı arttırıyor ama vergisini de ödüyorlar. Haklarını yemeyelim.
Bir de şu iletişim şirketleri… Ağustos ayında aylık abone bedelim 175 lira, süre eylülde bitti, benden istenen abone bedeli 650 lira…
Bu şirketin sıradan dolandırıcıdan farkı, mükellef olması, “Vergisi ödenmiş dolandırıcılık kutsaldır…”
İtiraz edebiliyor muyum? Hayır…
Zaten devletin nasıl denetlediğini bilmiyorum… Benim param, bu tür şirketlerin insafına terk edilmiş… Ama tesellim var? Bunlar mükellef ve dolandırdığının vergisini ödüyor.
Şimdi kamuoyuna soruyorum, kamu ihalelerinde ya da imar katakullilerinde herkes tırtıkladığının vergisini ödese fena mı olurdu?
Mesela hasta sayısı karşılığı hastane, yolcu sayısı karşılığı havaalanı ve bu alanlardan uçaktan çok dolarlar uçuyor…
Olsun vergisi ödeniyor ya…
Ne dedik? “Vergisi ödenmiş dolandırıcılık kutsaldır?”
Sedat MEMİLİ Yazdı