ALİ PEKMEZCİ Yazdı
Adana Barosu seçimlerinde sürpriz yaşandı ve solun 20 yıllık iktidarına Av. Volkan Böke eliyle son verildi. Ne ilgisi var diyebilirsiniz; ama ben bu sonucu 31 Mart’ın rövanşı olarak kabul ediyorum.
Zeydan Karalar, yerel seçimlerde ekonomik krizin getirisi ile başkanlığı güle oynaya kazandı. Başarılı hizmetleri değil seçmenin AKP iktidarına bir ders verme eğilimi bu sonucu doğurdu.
Baroya dönecek olursak, Av. Veli Küçük dönemleri gerçekten çok başarılı ve kapsayıcıydı. Veli Başkan üyeler arasında siyasetin her rengini kucakladı; adamcılık yapmadı.
Av. Semih Gökayaz dönemleri için aynı şeyi söylemek mümkün değil. Adana Barosu camiasına etnisite ve mezhep faktörleri girdi. Daha açık ifade etmek gerekirse Adana Barosu Zeydan Karalar’ın arka bahçesi haline getirildi.
Semih Gökayaz‘dan sonraki aday Nevzat Elçi’nin de Karataş kökenli bir Nusayri olması demokrat avukatlara ‘yeter artık’ dedirtti. Sağa kayan yüzlerce oy başka türlü ifade edilemez ki. Kongre öncesinde baro üyesi hangi avukatla konuştuysam aynı tepkiyi gösteriyordu.
Veli Küçük’ün yeri bende bir başkadır ama elbette bir insan olarak Semih Gökayaz’ı da severim. Ancak bu gerçek eleştirmeyeceğim anlamını taşımaz.
Olaya bakar mısınız!
Gökayaz, hem Zeydan Karalar’ın avukatı, hem Mersin BŞB Başkanı Vahap Seçer’in kuzeni ve danışmanı, ayrıca CHP’nin de Mersin Kurultay delegesi.
Adana’da bu kadar sosyal demokrat ve ilerici avukat varken bu ünvanların hepsinin bir tek isimde toplanması sol bünyede hep eleştiriliyordu; doğal olarak sandığa da yansıdı.
Beyefendi kişiliğe sahip olan Gökayaz‘ın ‘Bu kadar sıfat bana fazla, başka arkadaşlara da dağıtalım’ demesi beklenirdi.
Özetleyecek olursak,
Adana Barosu seçimlerinin kaybedeni, bu kentte solu (CHP’yi) ırkçılık ve mezhep cüzdanına sığdırmaya çalışan Zeydan Karalar’dan başkası değildir.
Yenilginin muhatabı ve adresi orasıdır.